بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَأَكۡثَرُواْ فِيهَا ٱلۡفَسَادَ ١٢

O suretle ki oralarda fesadı çoğaltmışlardı.

– Hasan Basri Çantay

فَصَبَّ عَلَيۡهِمۡ رَبُّكَ سَوۡطَ عَذَابٍ ١٣

Bundan dolayı Rabbin de üzerlerine bir azâb kamçısı yağdırıverdi.

– Hasan Basri Çantay

إِنَّ رَبَّكَ لَبِٱلۡمِرۡصَادِ ١٤

Çünkü Rabbin şübhesiz ki rasad yerindedir.

– Hasan Basri Çantay

فَأَمَّا ٱلۡإِنسَٰنُ إِذَا مَا ٱبۡتَلَىٰهُ رَبُّهُۥ فَأَكۡرَمَهُۥ وَنَعَّمَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّيٓ أَكۡرَمَنِ ١٥

Amma insan, ne zaman Rabbi onu imtihaan edib de kendisine (lütf-ü) kerem (iyle muaamele) eder, ona ni'metler verirse «Rabbim beni şerefli kıldı» der!

– Hasan Basri Çantay

وَأَمَّآ إِذَا مَا ٱبۡتَلَىٰهُ فَقَدَرَ عَلَيۡهِ رِزۡقَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّيٓ أَهَٰنَنِ ١٦

Fakat ne vakit da onu deneyerek üzerine rızkını daraltırsa şimdi de« Rabbim bana ihanet etdi» der!

– Hasan Basri Çantay

كـَلَّاۖ بَل لَّا تُكۡرِمُونَ ٱلۡيَتِيمَ ١٧

Hayır. Siz bil'akis yetime iyilik etmezsiniz.

– Hasan Basri Çantay

وَلَا تَحَٰٓضُّونَ عَلَىٰ طَعَامِ ٱلۡمِسۡكِينِ ١٨

Yoksula yedirmek için birbirinizi kandırmazsınız.

– Hasan Basri Çantay

وَتَأۡكُلُونَ ٱلتُّرَاثَ أَكۡلٗا لَّمّٗا ١٩

Mirası halâl, haaram demeyib alabildiğinize yersiniz.

– Hasan Basri Çantay

وَتُحِبُّونَ ٱلۡمَالَ حُبّٗا جَمّٗا ٢٠

Malı pek çok seversiniz.

– Hasan Basri Çantay

كـَلَّآۖ إِذَا دُكَّتِ ٱلۡأَرۡضُ دَكّٗا دَكّٗا ٢١

Hakkaa ki yer (zelzeleyle) parça parça dağıtıldığı zaman,

– Hasan Basri Çantay

وَجَآءَ رَبُّكَ وَٱلۡمَلَكُ صَفّٗا صَفّٗا ٢٢

Rabbin (in emri) geldiği, melekler de saf saf (indiği zaman),

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu